Yaşama dair herşey!
Evlilik ve Boşanma « Geri
Evlilik ve Boşanma
Bitmez denilen ilişkiler, dillere destan aşklar, mutlulukları ile kıskandıran evlilikler bir süre sonra sona erebiliyor. Peki neden? Suçlu aşk mı, yeni arayışlar mı, yoksa toplumsal baskı mı?
Üç yıl flört ettik, rüya gibiydi. Tutkulu bir aşk yaşadık. Benim için bir sürü şiir yazdı, şarkı besteledi. Ölsek de ayrılmayız dedi. Evlilik de iyiydi. İkimiz de çocuk istemedik. 7 yıl evliliğin ardından, ayrı eve çıkmayı önerdi. Hiç ayrılmazken, o ayrı takılmaya başladı. Beni kıskanmaz da oldu. Hatta Sen de istediğini yap dedi. Sonra, Dayanamıyorum dedi ve gitti. Hâlâ bana, Ölürken kalbimde olacaksın, seni seviyorum ama aşk bitti, biraz da yalnız yaşayacağım diyor. Bu satırlar bir bankada çalışan ve eşinden ayrılan bir kadına ait. Dünyada evlilik ve boşanmayla ilgili yapılan istatistiklere bakarsak; ABDde yapılan evliliklerin yarısı boşanma ile sonuçlanıyor. İngilterede evli çiftlerin yüzde 33ü boşanıyor. Türkiyede ise henüz çok ciddi istatistiki veriler yok. Ancak hem psikiyatrlar, hem de boşanma avukatlarına göre, boşanmalarda çok hızlı yükselen bir ivme var.
Aşk, görme kusuru
Avrupa Davranış ve Kognitif Terapiler Birliği Başkanı Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim Üyelerinden Prof. Dr. Psikiyatr Mehmet Z. Sungura göre; insanlar aslında, yürüme şansı neredeyse yüzde 50 olan bir kuruma yatırım yapıyorlar. Prof. Sungur, evlilik öncesi olumlu giden ilişkilerin aşkla başladığını ve aşkın aslında bir görme kusuru olduğunu belirtiyor. Flört döneminde, çiftler ne görmek isterse onu görüyor; ancak evlilik sonrasında bu görme kusuru düzeliyor diyen Prof. Sungur şunları söylüyor: Evlilik öncesinde çiftler, evlenince daha da iyisi olacak sanıyor. Ancak buna rağmen boşanma oluyor. Çünkü değişen sosyal yapı ve değerler, eskinin sorumluluk kavramını götürdü, yerine haklar kavramını getirdi. Şimdi gençler evlenirken, Evlilik bir haksa, boşanma da hak diyor. Ayrıca boşanmayı kolaylaştıran kanunlar geliyor. Ve boşanma daha çok 30-40lı yaşlarda oluyor.
Klinik Psikolog Ayşe Şahan, boşanmalara ilişkin izlenimlerini şöyle özetliyor: Evlilik, taraflar için çok büyük sorumluk getiren bir kurum. Erkek bu baskıyı daha çok hissediyor. Aileyi geçindirmek çağdaş ilişkilerde çok geçerli bir baskı olmasa da bu, erkeğin zihninde olan bir şey. Bunun dışında; yakın ve uzun süreli yakın ilişki giderek sıkıcı durum alabiliyor. Kısa süreli, çok derinliği olmayan, gelip geçici bir ilişki arayışı başlıyor. Çünkü bu, duygusal anlamda bir sorumluk getirmiyor. Ve büyük ölçüde de cinsel özgürlük arayışı oluyor. Diğer önemli etken ise toplumun beklentileri. Toplum yaşantımızı tarif ediyor: Okula gideceksin, eğitimini tamamlayacaksın, belli aşamalardan geçip işe girecek, para kazanacaksın, sonra evleneceksin ve çocuğun olacak. Kişiler çok fazla sorgulamadan bunları bir şekilde gerçekleştiriyor ve sonra geldiği noktada artık yapılması gerekenler bitmiş oluyor. Kişi ilk defa kendisiyle karşı karşıya kalıyor ve Peki şimdi ben ne yapacağım diye soruyor. Ve birey başka arayışlara yöneliyor. Anne-baba rolü de önemli; karı-koca ilişkisi ihmal edilince uzaklaşıyor insanlar. Yabancılaşıyorlar ve kopuyorlar. Ayşe Şahan, bu ayrılıklarda erkeklerin kararlarının ön planda görülmesinin nedeninin ise maddi bağımsızlık olduğunu düşünüyor. Ayrıca kadınlar, boşanmış ya da dul olmak yerine evli olmayı yeğliyor.
Üç yıl flört ettik, rüya gibiydi. Tutkulu bir aşk yaşadık. Benim için bir sürü şiir yazdı, şarkı besteledi. Ölsek de ayrılmayız dedi. Evlilik de iyiydi. İkimiz de çocuk istemedik. 7 yıl evliliğin ardından, ayrı eve çıkmayı önerdi. Hiç ayrılmazken, o ayrı takılmaya başladı. Beni kıskanmaz da oldu. Hatta Sen de istediğini yap dedi. Sonra, Dayanamıyorum dedi ve gitti. Hâlâ bana, Ölürken kalbimde olacaksın, seni seviyorum ama aşk bitti, biraz da yalnız yaşayacağım diyor. Bu satırlar bir bankada çalışan ve eşinden ayrılan bir kadına ait. Dünyada evlilik ve boşanmayla ilgili yapılan istatistiklere bakarsak; ABDde yapılan evliliklerin yarısı boşanma ile sonuçlanıyor. İngilterede evli çiftlerin yüzde 33ü boşanıyor. Türkiyede ise henüz çok ciddi istatistiki veriler yok. Ancak hem psikiyatrlar, hem de boşanma avukatlarına göre, boşanmalarda çok hızlı yükselen bir ivme var.
Aşk, görme kusuru
Avrupa Davranış ve Kognitif Terapiler Birliği Başkanı Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim Üyelerinden Prof. Dr. Psikiyatr Mehmet Z. Sungura göre; insanlar aslında, yürüme şansı neredeyse yüzde 50 olan bir kuruma yatırım yapıyorlar. Prof. Sungur, evlilik öncesi olumlu giden ilişkilerin aşkla başladığını ve aşkın aslında bir görme kusuru olduğunu belirtiyor. Flört döneminde, çiftler ne görmek isterse onu görüyor; ancak evlilik sonrasında bu görme kusuru düzeliyor diyen Prof. Sungur şunları söylüyor: Evlilik öncesinde çiftler, evlenince daha da iyisi olacak sanıyor. Ancak buna rağmen boşanma oluyor. Çünkü değişen sosyal yapı ve değerler, eskinin sorumluluk kavramını götürdü, yerine haklar kavramını getirdi. Şimdi gençler evlenirken, Evlilik bir haksa, boşanma da hak diyor. Ayrıca boşanmayı kolaylaştıran kanunlar geliyor. Ve boşanma daha çok 30-40lı yaşlarda oluyor.
Klinik Psikolog Ayşe Şahan, boşanmalara ilişkin izlenimlerini şöyle özetliyor: Evlilik, taraflar için çok büyük sorumluk getiren bir kurum. Erkek bu baskıyı daha çok hissediyor. Aileyi geçindirmek çağdaş ilişkilerde çok geçerli bir baskı olmasa da bu, erkeğin zihninde olan bir şey. Bunun dışında; yakın ve uzun süreli yakın ilişki giderek sıkıcı durum alabiliyor. Kısa süreli, çok derinliği olmayan, gelip geçici bir ilişki arayışı başlıyor. Çünkü bu, duygusal anlamda bir sorumluk getirmiyor. Ve büyük ölçüde de cinsel özgürlük arayışı oluyor. Diğer önemli etken ise toplumun beklentileri. Toplum yaşantımızı tarif ediyor: Okula gideceksin, eğitimini tamamlayacaksın, belli aşamalardan geçip işe girecek, para kazanacaksın, sonra evleneceksin ve çocuğun olacak. Kişiler çok fazla sorgulamadan bunları bir şekilde gerçekleştiriyor ve sonra geldiği noktada artık yapılması gerekenler bitmiş oluyor. Kişi ilk defa kendisiyle karşı karşıya kalıyor ve Peki şimdi ben ne yapacağım diye soruyor. Ve birey başka arayışlara yöneliyor. Anne-baba rolü de önemli; karı-koca ilişkisi ihmal edilince uzaklaşıyor insanlar. Yabancılaşıyorlar ve kopuyorlar. Ayşe Şahan, bu ayrılıklarda erkeklerin kararlarının ön planda görülmesinin nedeninin ise maddi bağımsızlık olduğunu düşünüyor. Ayrıca kadınlar, boşanmış ya da dul olmak yerine evli olmayı yeğliyor.
-
Bu haber için yorumlar (0 adet)
Şu an okunanlar
Evlilik ve Boşanma
Emel umutsuz ev kadınları Özge özder kıyafetleri
Selülit olmasın
Miss Selfridge 2007 - 2008 Sonbahar-Kış
"Eskimo Öpücüğü"